Loading…

Britain’s Post-Colonial Foreign Policy Towards the Persian Gulf Security (1971-1991): An Alternative Approach

By the British withdrawal from the Persian Gulf in 1971, a new era started in the region with the new political order and new security map. Iran and the Kingdom of the Saudi Arabia emerged as the guardians of the status quo to be filling the power vacuum left by the British in behalf of the West. Ir...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published in:Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi 2018-01, Vol.5 (2), p.37-64
Main Author: CAVUSOGLU, Esra
Format: Article
Language:English
Subjects:
Citations: Items that this one cites
Online Access:Get full text
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:By the British withdrawal from the Persian Gulf in 1971, a new era started in the region with the new political order and new security map. Iran and the Kingdom of the Saudi Arabia emerged as the guardians of the status quo to be filling the power vacuum left by the British in behalf of the West. Iran was a strategic Western ally until the fall of the Shah resulted by the Iranian revolution in 1979. After 1979, Iran, no longer a Western military ally, has been determined as the major internal threat for the regional security and stability following the major external threat of the Soviet expansion in the British foreign policy. The British foreign policy towards the region adopted a sectarianist approach that went along with the securitization of the Gulf within the determinants of the Anglo-American alliance towards the regional security. The shift in the British foreign policy towards the regional security in the aftermath of the Iranian revolution is analysed at this work based on the British foreign policy documents. This work argues that the sectarianist discourse adopted by the post-colonial British foreign policy was functioned as an effective tool of the securitization of the Gulf which was deepened during the regional conflicts such as the Iran-Iraq War (1980-88) and the Gulf War (1990-91). İngiltere’nin 1971’de Basra Körfezi’nden çekilmesi ile bölgede yeni siyasi dönem başlamıştır. İran ve Suudi Arabistan bölgede İngiltere’nin bıraktığı güç boşluğunu doldurma yolunda bölgesel statükonun korunma görevini üstlenmişlerdir. İran, Şah’ın devrilmesi ile sonuçlanan 1979 Iran Devrimine kadar bölgede stratejik batı müttefiki olarak kalmıştır. 1979’dan itibaren batının bölgedeki askeri müttefikliği sona eren İran, İngiliz dış politikasında bölgesel güvenlik ve istikrarın önündeki önde gelen iç tehdit olarak tanımlanmıştır. Böylece, İngiltere’nin bölgeye yönelik dış politikasında Anglo-Amerikan ittifakı çerçevesinde Körfez’in güvenlikleştirilmesi paralelinde ‘mezhep ayrımcılığı’ yaklaşımı benimsenmiştir. Bu çalışmada, İran devrimi akabinde İngiltere’nin Körfeze yönelik dış politikasında gözlemlenen politika değişimi İngiliz dış politika kaynaklarına dayalı olarak incelenmiştir. Bu çalışmanın temel argümanı İngiltere’nin bölgeye yönelik post-kolonyal dış politikasında İran Devrimi sonrasında benimsenen mezhep ayrımcılığına dayalı söylemin, 1971-1991 periyodunda bölgenin güvenlikleştirilmesinde etkin bir araç olarak işlev görmüş olduğudur. Bu dönemde Basra Kö
ISSN:2147-7523
2630-5631
DOI:10.26513/tocd.470598