Loading…

Din perspektifinden obsesif-kompulsif bozukluklar: Modern yaklaşımlar ve Ebû Zeyd El-Belhî’nin katkıları

Ruhsal hastalıkların geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihsel süreç içinde değişen toplumsal, kültürel pek çok faktörden etkilenen ruhsal bozukluklar, kavramsal olarak sürekli yeniden yapılandırılarak tanımları ve sınıflandırmaları değişikliğe uğramıştır. Kökleri insanlık tarihi kadar eski bi...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published in:Cumhuriyet ilahiyat dergisi 2020-12, Vol.24 (2), p.891-909
Main Author: Söylev,Ömer Faruk
Format: Article
Language:eng ; tur
Subjects:
Online Access:Get full text
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Ruhsal hastalıkların geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihsel süreç içinde değişen toplumsal, kültürel pek çok faktörden etkilenen ruhsal bozukluklar, kavramsal olarak sürekli yeniden yapılandırılarak tanımları ve sınıflandırmaları değişikliğe uğramıştır. Kökleri insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe uzanan obsesif kompulsif bozuklukların (OKB) modern kavramlarına evrilmesi 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. OKB’nin ruhsal kökeni hakkındaki ilk bilimsel görüşler S. Freud’a aittir. Freud, OKB’deki ruhsal nedenlerin diğer ruhsal bozukluklardan farklı olduğunu gözlemleyerek obsesyonu, ayrı ve özgün bir bozukluk olarak incelemiştir. Zamanla OKB’nin oldukça yaygın bir rahatsızlık olduğu anlaşılmıştır. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) yayımladığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı’nın son sürümü (DSM-5)’de OKB’yi anksiyete bozuklukları kategorisi içinden çıkartarak bağımsız bir başlık altında tasnif etmiştir. OKB, takıntılı fikir ve düşünce gibi zihinsel eylemler (obsesyon) ve/veya yineleyici ve zorlantılı davranışlardan (kompulsiyon) meydana gelen ruhsal bir bozukluktur. Hasta çoğu kez bu türlü düşünce ve davranışlarının mantıksız ve saçma olduğunun bilincindedir. Bu nedenle inançlarına, görüşlerine, ahlaki değerlerine ve mantığına ters bulduğu obsesif düşünceleri zihinden uzaklaştırılmaya çalışır. Fakat o çabaladıkça obsesif düşünceler daha da çoğalır, sıklaşır ve kişide büyük bir bunaltı meydana getirir. Hasta hissettiği bunaltıyı hafifletmek veya ondan tamamen kurtulmak için bu kez kompulsiyonlara başvurur. Kompulsiyonları tekrar ettikçe de bunaltısı artar ve kısır bir döngü içine girer. Bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren OKB’nin pek çok semptom alt grubu bulunmaktadır. Bunlardan birisi ve hatta en bunaltıcı olanı dini obsesyonlardır. Psikoloji literatüründe din ve OKB arasında uzun zamandır bir ilişki olduğu düşünülmüş ve bu ilişkiyi açıklığa kavuşturmayı amaçlayan bazı dikkat çekici çalışmalar yapılmıştır. Bireyin ruhsal sağlık bütünlüğünün korunmasında dinin vazgeçilmez bir unsur olduğunu gösteren pek çok araştırma bulgusu bulunmakla birlikte bazı dini anlayış biçimleri ve dini deneyimler sonucu edinilen kimi tecrübeler OKB ile ilgili kaygıları etkileyebilmektedir. Dindarlığın bu aşaması, OKB’nin bazı alt semptom gruplarıyla yakından ilişkilidir. Psikanaliz yönteminin kurucusu Freud ve takipçilerinin açıklamaları, OKB’nin anlaşılmasına büyük katkı sağlamıştır. Ancak psikanalitik yöntemin kuramsal açıdan dine karşı indirge
ISSN:2528-9861
2528-987X
DOI:10.18505/cuid.777716