Loading…
Patriyarka ve kapitalizm ilişkiselliği ile örülmüş bilimin cinsiyetçi yapısı ve akademide kadın asistan olmak
Cinsiyetçilik, maddi temellere dayanan sistematik ve köklü bir sömürü düzeninin parçası olup aynı zamanda kadınlık ve erkeklik algılarını oluşturarak toplumsal alanda söylemsel olarak yeniden inşa edilir. Cinsiyetçilik bir kurgulanış biçimi olarak kadın bedenini kurar, onu tahakküm altına alır ve er...
Saved in:
Published in: | Universal Journal of History and Culture 2020-10, Vol.2 (2), p.104-130 |
---|---|
Main Authors: | , |
Format: | Article |
Language: | eng ; tur |
Subjects: | |
Online Access: | Get full text |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Cinsiyetçilik, maddi temellere dayanan sistematik ve köklü bir sömürü düzeninin parçası olup aynı zamanda kadınlık ve erkeklik algılarını oluşturarak toplumsal alanda söylemsel olarak yeniden inşa edilir. Cinsiyetçilik bir kurgulanış biçimi olarak kadın bedenini kurar, onu tahakküm altına alır ve erkek egemenliğini pekiştirerek iktidar ilişkilerini kuvvetlendirir. Çeşitli pratiklerle kadınlar üzerinden yeniden üretilen ve ataerkil söylemden beslenen cinsiyetçilik, gündelik yaşamın her yerinde olduğu gibi üniversite ve akademik alanda herkesi, özellikle de kadın akademisyenleri etkiler. Kadın-erkek ikiliğinin bir tezahürü olan akıl-duygu ikiliğiyle kadın duygu; erkek ise akıl ile özdeşleştirilir. Bilimsel alan da akıl-duygu ikiliğinden beslendiği için erkekler akıl sahibi araştırmacılar olarak söz konusu alana hakim bir konumda yer alırlar. İktidar ilişkilerinin var olduğu akademik alanda farklı unvanlara sahip kadın akademisyenler ise kadınsal olan her şey ile ilişkilendirilirler. Rekabetçi ve cinsiyetçi uygulamalarla her gün karşılaşan kadınlar, onlara ait olduğu söylenen alanlarda ve çalışma biçimleriyle sınırlandırılmakta; erkeklere has alanlardan men edilmektedirler. Bu anlamda kadınlar anaç, güler yüzlü, besleyen-doyuran, merhamet sahibi, laboratuvar ya da sınıf merkezli çalışan, paylaşımcı, titiz çalışma arkadaşları olarak kodlanırlar. Söz konusu bu çalışma, akademik ilişkilere kodlanmış olan kadınlık halleri ile akademi ilişkisine odaklanarak bu ilişkinin cinsiyetçi yapılanmasını ortaya koymak üzere tasarlanmıştır. Çalışmada, farklı üniversitelerde mesleklerine araştırma görevlisi olarak yani deyim yerindeyse en alttan başlayan kadın akademisyenlerin deneyimlerine odaklanılmıştır. Bu amaçla dokuz kadın katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapılmış ve elde edilen veriler akademik alanın yapısı; kadınlık deneyimleri; eğitim, bilim ve akademik alanlardaki konumlanmalara dair düşünceler ve direniş biçimleri} temalarından hareketle tematik analiz tekniği ve saha deneyimleriyle analiz edilmiştir. Çalışmada, akademik yapılanmadaki cinsiyetçi söylemlerin dolaşımda olduğu, dışlanmanın ve ikincilleştirmenin bilimsel söylemlerle gizlenmeye çalışılması karşısında kadın akademisyenlerin belirli duruşlar sergileyip direniş biçimleri ortaya koyduğu ortaya çıkmıştır. |
---|---|
ISSN: | 2667-8179 2667-8179 |